Archive for Eylül 2015
Türkiye-Letonya Maçı ve Geleneksel Eksik
-Türkiye’nin Letonya maçına baskılı, hücumu düşünen ve hızlı
bir oyunla başlaması konusunda maçtan önce kimsenin bir şüphesi yoktu. Peki
maçtan sonra yapılan “şu kadar şut çektik”, “şu kadar top ayağımızda kaldı”
açıklamaları ile varılmak istenen nokta nedir merak ediyorum. Letonya dahil
dünyadaki tüm ülkeler bu maçın böyle geçmesini beklerken insanların “evet
gerçekten çok iyi oynadık” diyerek konuyu kapatmalarını beklemek nasıl bir
düşüncedir?
-Orta sahada Selçuk, Arda, Hakan üçlüsü olduğu için Letonya’dan
çok daha erken bir gol de yiyebilirdik. O zaman ne olacaktı, maçtan sonra
verilen demeçlerde ne değişecekti?
-Galatasaray, Fatih Terim ile Real Madrid’den 6 yediği maçta
da oyuna olağanüstü bir baskıyla başlamıştı. Evet, baskılı oynamak iyidir.
Ancak, böyle olduğu durumlarda geride bir güvenceniz olmalıdır ki sonuca rahat
varabilesiniz.
-Gol geldikten sonra top çevirme konusunda bir fikir birliği
vardı evet ancak Umut, gol pozisyonundan önceki faulünde tecrübesiyle kendisini
yere atmalı ya da kaleciyle münakaşa yapıp zaman geçirmeye çabalamalıydı.
Eksiğimiz, federasyon başkanından top toplayıcımıza kadar oyunu okumaktan son
derece uzak olmamız. Bu kadar emek sadece bu yüzden çöpe gitti diyebiliriz
rahatlıkla.
Grosskreutz Oynamalı!
-Bu fiyasko karşısında türlü sorular, eleştiriler ortaya
çıktı. Galatasaray, zamanımız var diyerek son ana bıraktığı transfer işlerinde
aslında en ufak bir planının olmadığını ortaya çıkardı mesela. Taraftarlarını
Uefa görüşmeleriyle kandırdığı da ayyuka çıktı. Bunlar, Grosskreutz’un şu anki
durumunda ikinci planda kalması gereken konular aslında.
-Kimse, Grosskreutz’un futbol hayatının neden 6 aylık bir
sekteye uğradığını sormuyor. Bir kulübün kötü yönetilmesinin acısını neden
futbolcu çekiyor acaba?
-Akılcı bir şekilde çözülmek istense neler yapılabilirdi
peki? Mesela, Galatasaray’a bu sorumsuzluktan ötürü Şampiyonlar Ligi’ne eksi
bir puanla başlama cezası verilebilirdi.
-Maddi olarak da bu sorumsuzluk yüzünden Galatasaray’a bir
ya da iki milyon euro ceza verilebilirdi.
-Yine maddi olarak, Galatasaray parayı yine ödemek zorunda
bırakılıp Grosskreutz ise Borussia Dortmund’da oynamaya devam ederdi.
-Messi’nin futbol hayatı için İspanya’daki futbol
kurallarıyla oynamaya cüret eden Fifa’nın, Grosskreutz için de bu kadar gaddar
olmaması gerekir. Bir futbolcu için 6 ay çok uzun bir süredir ve bu süreyi ona
oynamamak ile dayatmak oyuncunun futbol hayatının sonuna kadar geçmeyecek bir
psikolojik problemi bile beraberinde getirebilir. Fifa, ne yaparsa yapmalı ama mutlaka
Grosskreutz’un oynayabileceği bir çözüm ortaya koymalıdır.
Bilal Kısa Ne Zamandan Beri Ön Libero?
-Melo'nun sözleşme imzalamasından sonra bu yazıdan vazgeçmiştim ancak transferin son dakikalarında Melo İnter'e gidince bu yazı şart oldu.
-Yaklaşık 2 ay süren belirsizlik esnasında Hamzaoğlu her seferinde "Melo olmasa da orada Hamit var, Bilal var" dedi. Yani, Melo'nun yokluğunu hissetmez Galatasaray demeye getirdi.
-Hamit Altıntop futbola açık olarak başlamış bir oyuncudur. Sağ bek oynamış, sağ iç oynamıştır. Bu sözde kendisinin Melo ile kıyaslanması niye göze çarpmıyor dersek ondan daha çok göze çarpan bir ismin daha olmasıdır.
-Bilal Kısa, futbol hayatı boyunca ofansif orta saha olarak nispeten iyi bir futbol ortaya koyarak bugünlere gelmiş bir futbolcuyken nasıl bir anda defansif orta saha olarak kabul görüyor en ufak bir fikrim yok.
Ferguson da Alan Smith'i forvetken orta saha yapmaya çalışmıştı belki ama Scholes sakatken zorunluluktan doğan bir seçimdi o. Eğer kadronda Melo varken ve o sakatlandığında ya da kart cezalısı olduğunda oynatsan tamam ama Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak bir takım bu kadar komik olmamalı.
-İki sezon önce sol bekte Riera ile oynarken yaşanacak olan rezaletler Dany'nin iki kişilik oynanması ile engellenmişti. Şu anda Galatasaray'ın orta sahasındaki açıkları kapamak için iki kişilik oynayacak kimse yok. Ne Selçuk, ne Bilal, ne Jem, ne de Hamit olmaz. Henüz genç olmasından dolayı Rodriguez belki oynatılabilir ama o bölgeye alışana kadar çok zaman geçer.
-Sonuç olarak Galatasaray bu sezon orta sahada o kadar yumuşak kaldı ki eğer Astana biraz sahaya dişini göstererek çıkarsa puan koparabilir. Galatasaray'ın böyle bir hataya düşmüş olması inanılmaz.
-Yaklaşık 2 ay süren belirsizlik esnasında Hamzaoğlu her seferinde "Melo olmasa da orada Hamit var, Bilal var" dedi. Yani, Melo'nun yokluğunu hissetmez Galatasaray demeye getirdi.
-Hamit Altıntop futbola açık olarak başlamış bir oyuncudur. Sağ bek oynamış, sağ iç oynamıştır. Bu sözde kendisinin Melo ile kıyaslanması niye göze çarpmıyor dersek ondan daha çok göze çarpan bir ismin daha olmasıdır.
-Bilal Kısa, futbol hayatı boyunca ofansif orta saha olarak nispeten iyi bir futbol ortaya koyarak bugünlere gelmiş bir futbolcuyken nasıl bir anda defansif orta saha olarak kabul görüyor en ufak bir fikrim yok.
Ferguson da Alan Smith'i forvetken orta saha yapmaya çalışmıştı belki ama Scholes sakatken zorunluluktan doğan bir seçimdi o. Eğer kadronda Melo varken ve o sakatlandığında ya da kart cezalısı olduğunda oynatsan tamam ama Şampiyonlar Ligi'nde oynayacak bir takım bu kadar komik olmamalı.
-İki sezon önce sol bekte Riera ile oynarken yaşanacak olan rezaletler Dany'nin iki kişilik oynanması ile engellenmişti. Şu anda Galatasaray'ın orta sahasındaki açıkları kapamak için iki kişilik oynayacak kimse yok. Ne Selçuk, ne Bilal, ne Jem, ne de Hamit olmaz. Henüz genç olmasından dolayı Rodriguez belki oynatılabilir ama o bölgeye alışana kadar çok zaman geçer.
-Sonuç olarak Galatasaray bu sezon orta sahada o kadar yumuşak kaldı ki eğer Astana biraz sahaya dişini göstererek çıkarsa puan koparabilir. Galatasaray'ın böyle bir hataya düşmüş olması inanılmaz.