- Home »
- fatih terim , galatasaray , melo , özet , real madrid , şampiyonlar ligi , yorum »
- Rüyalar Kabus Oldu - Galatasaray-Real Madrid
Dünkü hezimeti farklı açılardan değerlendirmek lazım. Çünkü, tek bir noktadan bakıldığında ortaya yanlış sonuçlar çıkacaktır.
Türk futbolunun en başarılı ismi diye geçinen Fatih Terim açısından bakarsak eğer (ki en önemli nokta budur) eleştiri bombardımanına hazır olmak gerekiyor. Fatih Terim'i tek maç üzerinden eleştirmeyin diyenlere de bir çift lafım var. Fatih Terim'in övülecek yanları olduğu kadar eleştirilcek yanları da olduğunu, hatta kendisini yıllardır eleştirdiğimi çevremdekiler bilir. Taktik yetersizliğini, egosunun sağlıklı düşünmesinin önüne geçtiğini ve bazı başarılarının tamamen şans eseri olduğunu çok defa söylemişimdir.
İroni yapacak olursam eğer, Fatih Terim dün tecrübesizliğinin kurbanı oldu. Hayatında ilk defa bir İtalyan stili futbol gördüğünden orta sahanın gerisini "Vardar Ovası" gibi bomboş bıraktı. Tecrübesizliğinden ötürü de Real'in son maçını izlemedi. Şampiyonlar Ligi'nde oynadıkça bu tecrübesizliğini atacaktır, çünkü genç teknik adam büyük gelecek vaadediyor.
Yukarıdaki paragrafta anlatmak istediğimi anlamayanlar yazının geri kalanını da okumayabilirler. Çünkü, bundan sonra oyuncuları temize çıkaracağım. İlk olarak, hiç sevmediğim Melo'yu temize çıkaracağım. Gerçekten, Melo'yu sürekli eleştiririm. Ancak, dün hata yapmasına rağmen çok iyi oynadı. Siz, şu anda dünyanın en iyi defansif orta sahalarından birini, mesela Yaya Toure'yi bile dün tek başına orta sahayı toparlaması için Real karşısına çıkarsaydınız o da birşey yapamazdı, emin olun.
Oyundan alınırken ıslıklanan Burak Yılmaz'ı temize çıkarmaya gelince. Burak, takımdan gitmek istiyordu bilindiği gibi. Kendisi de son vuruş özelliği ile bu günlere geldi. Hiçbir zaman maç kurtaran, sorumluluk alan birisi değildi. Doğru toplar geldiğinde, ayağına hakim olması sayesinde gol atarak prim yaptı. Şimdiye kadar da hiç maç kurtaran adam olmadı. Ne kadar kolay bir şekilde ıslıklıyor değil mi adamları.
Defansta Chedjou ve Dany ikilisini temize çıkarmaya gelince. Her ikisi de topla vakit geçirmeyi seven, risk bağımlısı topçular. Şimdiye kadar hiç sigorta görevini üstlenmemişler. Evet, ırklarının getirdiği birkaç özellikler sayesinde hızlılar, çevikler. Ancak, iki hatadan sonra bileti kesilerek bir daha oynatılmayan Dany'i, şimdiye kadar Semih'le oynamış Chedjou'yu kimse eleştiremez.
Riera'ya gelince. Burada işin büyük kısmını ise muhteşem federasyonumuza yüklemek gerekiyor. Yabancı sınırından dolayı uzun zamandır oynayamayan İspanyol oyuncu, hayatının en saçma olaylarından biri olan sol bek görevinde doğal olarak kötü oynadı. Tabii, yönetim de takımda eksik olmayan bölgelere ergenlik çağındaki herifleri almak için koşturacağına yerli bir sol bek transfer edebilirdi. Orası ayrı.
Sonuç olarak, dün alınan yenilgi, hezimet artık adına ne derseniz, tamamen Fatih Terim'in suçudur. İtalyan oyunu yıllardır, size oyunun kontrolünün kendinizde olduğunu sandırıp ne olduğunu anlayamadan gol atmaya yönelik planlanan bir oyundur. İlk yarıdaki rüyaya dalmış Fatih Terim, verdiği pozları, artist hareketler yapmayı ikinci yarıda ne de güzel bıraktı. Tamam, kendisi gerçekten motivasyon konusunda dünyanın en iyi antrenörü olabilir. Ancak, herşey gazla olmuyor hocam.